This nice Blogger theme is compatible with various major web browsers. You can put a little personal info or a welcome message of your blog here. Go to "Edit HTML" tab to change this text.
RSS

24 Kasım 2009 Salı

PARMAK OYUNU

İĞNE İLE BALON

igne balona demişki ( sag bas ve sol baş parmak karsı karsıya getırılır)
sen şişmansın ben sivri ( sag bas parmak hareket ettirilir)
oynayalım bir oyun balonu önüme koyunben ona pıt yapayım ( çocugun karnına dokunulur ) balonu patlatayım ( eller
birbirine vurulur )
bommmmmm

10 Kasım 2009 Salı


ÇOKLU ZEKA TEORİSİ VE KİŞİ ÖZELLİKLERİ


ÇOKLU ZEKA TEORİSİ NEDİR?

Çoklu zeka teorisi, insan zihnine açılan adeta bir pencere gibidir ve beynin çeşitli bölümlerinin spesifik fonksiyonlarını açıklar. Diğer bir deyişle, çoklu zeka teorisi, insan zekasının dünyadaki içeriğe (örneğin, çeşitli olgulara, olaylara, seslere veya nesnelere) nasıl tepkide bulunduğunu ve bu içeriği nasıl içselleştirip zihinde yorumladığını açıklamaya çalışır.


EĞİTİMDE ÇOKLU ZEKA TEORİSİNE NEDEN İHTİYAÇ VARDIR?

Bir çok geleneksel eğitim sistemindeki esas problem, bazı öğrencilerin “öğrenme özürlü” olması değil, birçok öğretmenin “öğretme özürlü” (yani, öğretim yaklaşımını farklı yollarda öğrenen öğrencilere uyarlamak için isteksiz) olmasıdır.
Eğitimde, “öğrenme güçlüğü” olgusunun hiç bir şekilde yeri yoktur ve olmamalıdır da. Çünkü, gerçekte farklı yollarda öğrenen bireyler, bazı öğretmenler tarafından çoğu kez bilinçsiz ve bazen de bilinçli bir şekilde “öğrenme özürlü” olarak adlandırılabilmektedirler. Örneğin, sınıfta uzun süre sessiz bir şekilde oturmak, öğrenmek için hareket etmek ihtiyacında olan bedensel-kinestetik çocukların doğasına tamamen aykırıdır. Ve bu çocuklar çoğu kez ve kolaylıkla aşırı hareketli ya da “hiperaktif” olarak adlandırılabilmektedirler. Yine, öğrenmek için görsel imgelere, figürlere veya resimlere ihtiyaç duyan bazı öğrenciler, sadece birtakım soyut kavramlardan oluşan bir metni kavramakta zorlandıklarından dolayı çok çabuk bir şekilde “okuma özürlü” olarak adlandırılabilmektedirler.
Dolayısıyla, eğitim süreci öğrencilerin yetersizliklerine veya eksik yönlerine (yani, çocukların ne yapamadıklarına) odaklanmaktan ziyade, onların güçlü oldukları zeka alanlarını (yani, çocukların nasıl veya hangi yollarla en iyi öğrendiklerini) tespit etmeli ve onlara bu alanlarda başarılı olmaları için yardım etmelidir. Çağdaş eğitim anlayışının önemli bir ilkesi olan “eğitimde fırsat eşitliği,” yoksullara eğitim imkanı sunmanın da ötesinde daha geniş bir anlam kazanarak her bireye kendi ilgisini, potansiyelini ve zekasını optimum düzeyde geliştirme fırsatının verilmesi olarak algılanmaktadır.









ÇOKLU ZEKA ALANLARI NELERDİR?

İnsan zekası hakkında ileri sürülen geleneksel yapıdaki görüşün sınırlılığını fark eden Gardner, 1983’te yayımladığı “Frames of Mind (Zihnin Çerçeveleri) “ adlı eserinde bir insanın en az yedi temel zeka alanları çeşitlemesinden oluşan geniş bir yetenekler yelpazesine sahip olduğunu öne sürmüştür. Ancak, Gardner yedi değişik zeka alanını tanımlamakla birlikte, aynı zamanda bu sayının insan yeteneklerinin çokluğunu ifade etmekte asla yeterli olmadığına ve her zaman daha fazla zeka alanlarının olabileceğine de dikkat çekmiştir.



ÇOKLU ZEKA ALANLARI:

Sözel-dil zekası
Mantıksal-matematiksel zeka
Görsel-uzaysal zeka
Müziksel-ritmik zeka
Bedensel-kinestetik zeka
Sosyal zeka
İçsel zeka
Doğacı zeka



SÖZEL-DİL ZEKASI:

Sözel-dil zekası,, bir bireyin kendi diline ait kavramları bir masalcı, bir konuşmacı veya bir politikacı gibi sözlü olarak ya da bir şair, bir yazar, bir editör veya bir gazeteci gibi yazılı olarak etkili bir biçimde kullanabilmesi kapasitesidir. Bu türdeki zeka, bir insanın kendi dilini gramer yapısına, sözcük dizimine ve vurgusuna ve kavramları da kastettikleri anlamlarına uygun olarak büyük bir ustalıkla kullanmayı gerektirir.
Sözel-dil zekası kuvvetli olan bireyler, işiterek, konuşarak, okuyarak, tartışarak ve başkaları ile karşılıklı iletişime ve etkileşime girerek en iyi öğrenirler.

Sözel-dil zekası güçlü olan bir öğrencinin bazı özellikleri şunlardır:

Normal öğrencilerden daha iyi yazarlar.
İsimler, yerler, ve tarihler hakkında iyi bir hafızaya sahiptir.
Yaşına uygun kelimeleri doğru bir şekilde telaffuz eder.
Tekerlemeleri, anlamsız ritimleri ve kelime oyunlarını çok sever.
Öğrendiği yeni kelimeleri anlamlarına uygun olarak konuşma veya yazı dilinde kullanır.



MANTIKSAL-MATEMATİKSEL ZEKA:

Mantıksal-matematiksel zeka, bir bireyin bir matematikçi, bir vergi memuru veya bir istatistikçi gibi sayıları etkili bir şekilde kullanabilmesi veya ya da bir bilim adamı, bir bilgisayar programcısı veya bir mantık uzmanı gibi sebep sonuç ilişkisi kurarak olayların oluşumu ve işleyişi hakkında etkili bir şekilde mantık yürütebilmesi kapasitesidir.
Mantıksal-matematiksel zekası güçlü olan bireyler, nesneleri belli kategorilere ayırarak, olaylar arasında mantıksal ilişkiler kurarak, nesnelerin belli özelliklerini niceliksel olarak sayılaştırarak ve hesaplayarak ve olaylar arasındaki birtakım soyut ilişkiler üzerinde kafa yorarak en iyi öğrenirler.

Mantıksal-matematiksel zekası güçlü olan bir öğrencinin bazı özellikleri şunlardır;

Olayların oluşumu ve işleyişi hakkında çok soru sorar.
Sayılarla çalışmayı ve hesap yapmayı çok sever.
Mantıksal bulmacaları çözmeyi ve satranç veya dama gibi stratejik oyunları oynamayı çok sever.
Yaşıtlarına kıyasla soyut düşünebilme ve sebep-sonuç ilişkisi kurabilme kabiliyetleri çok iyi gelişmiştir.
Mainelerin nasıl çalıştığına dair çok soru sorar.

GÖRSEL-UZAYSAL ZEKA

Görsel-uzaysal zeka, bir insanın bir avcı, bir izci ya da bir rehber gibi görsel ve uzaysal dünyayı doğru bir şekilde algılaması veya bir dekoratör, bir mimar ya da bir ressam gibi dış dünyadan edindiği izlenimler üzerine değişik şekiller uygulaması kapasitesidir.
Görsel-uzaysal zekaya sahip insanlar, yer, zaman, renk, çizgi, şekil, desen gibi olgulara ve bu olgular arasındaki ilişkilere karşı aşırı hassas ve duyarlıdırlar. Dolayısıyla görsel uzaysal zekası güçlü olan kişiler, varlıkları, olayları veya odluları görselleştirerek ya da resimlerle, çizgilerle çalışarak en iyi öğrenirler.



Görsel-uzaysal zekası güçlü olan bir öğrencinin bazı özellikleri şunlarıdır;

Renklere karşı çok hassas ve duyarlıdır.
Sanat içerikli etkinlikleri çok severler
Filmleri, slaytları ve benzeri diğer görsel sunuları izlemeyi sever.
okurken kelimelere oranla resimlerden daha çok öğrenir.
Yaşına göre yüksek düzeyde beceri gerektiren resimleri çizer.


MÜZİKSEL-RİTMİK ZEKA

Müziksel-ritmik zeka, bir kişinin bir besteci, bir müzisyen ya da bir şarkıcı gibi müzik formlarını algılaması, ayırt etmesi ve ifade etmesi kabiliyetidir. Bu zeka alanı, bir bireyin müziksel olarak düşünmesi ve beli bir olayın oluş biçimini, seyrini veya düzenini müziksel olarak algılaması, yorumlaması ve iletişimde bulunması olarak tanımlanabilir. Müziksel-ritmik zekası güçlü olan bireyler, en iyi ve etkili olarak ritim, melodi ve müzikle öğrenirler.

Müziksel-ritmik zekası güçlü olan bir öğrencinin bazı özellikleri şunlardı:

Şarkıların melodilerini çok iyi hatırlarlar.
Bir müzik aletini çok iyi çalarlar ya da çalmayı çok isterler
Müzik dersini çok severler.
Çevresindeki seslere karşı aşırı duyarlı ve hassastır.
Ders çalışırken veya bir şey öğrenirken müzik dinlemekten çok hoşlanırlar.

BEDENSEL-KİNESTETİK ZEKA:

Bedensel-kinestetik zeka ile bir kişinin bir aktör, bir atlet ya da bir dansçı gibi düşünce ve duygularını anlatmak için vücudunu kullanmadaki ustalığı veya heykeltıraş, bir cerrah ya da bir tamirci gibi ellerini kullanma ve elleriyle yeni şeyler üretme kabiliyetleri kastedilir. Bedensel-kinestetik zeka alanı, koordinasyon, denge, güç, esneklik ve hız gibi bazı fiziksel yetenekleri ve bu yeteneklerin hepsinin bir arada işlemesini sağlayan devinimsel nitelikteki bazı özel becerileri de içermektedir. Bedensel-kinestetik zeka alanı güçlü olan bireyler, en iyi yaparak-yaşayarak, hareket ederek ve ilk elden tecrübe edinerek öğrenirler.

Bedensel-kinesteik zekası güçlü olan bir öğrencini bazı özellikleri şunlardır:

Bir veya birden fazla sportif faaliyette başarılıdır.
Başkalarının jest ve mimik ve yüz ifadelerini kolaylıkla taklit eder.
Koşmayı, sıçramayı ve benzeri fiziksel hareketleri yapmayı çok sever.
El becerisi gerektiren etkinliklerde çok başarılıdır.
Bir şeyi parçalarına ayırmayı ve onları tekrar birleştirmeyi çok sever.

SOSYAL ZEKA:

Sosyal zeka bir insan, bir öğretmen, bir terapist ya da bir pazarlamacı gibi çevresindeki insanların duygularını, isteklerini ve ihtiyaçlarını anlama, ayırt etme ve karşılama kapasitesidir. Sosyal zekası güçlü olan bireylerin bir grup içerisinde grup üyeleri ile işbirliği yapma, onlarla uyum içinde çalışma ve bu kişilerle etkili olarak sözlü ve sözsüz iletişim kurma gibi yetenekleri söz konusudur. Sosyal zeka alnında gelişmiş olan insanlar, genellikle başka insanların ilgilerini ve ihtiyaçlarını çok iyi algılarlar ve onların duygularını, düşüncelerini ve karakterlerini adeta yüzlerini okurlar.
Sosyal zekası güçlü olan bir öğrencini bazı özellikleri şunlardır:
Arkadaşlarıyla ya da akranlarıyla sosyalleşmeyi çok sever.
Problemi olan arkadaşlarına her zaman yardı eder.
Başkaları ile birlikte ders çalışmayı ve oyun oynamayı çok sever.
Empati yeteneği çok iyi gelişmiştir.
Bir şeyi başkalarıyla işbirliği yaparak, onlarla paylaşarak ve onlara öğreterek öğrenmeyi sever.

İÇSEL ZEKA:

İçsel zeka, bir kişinin kendisini tanıması ve kendisi hakkında sahip olduğu bu bilgi ve anlayış ile çevresinde uyumlu davranışlar sergilemesi yeteneğidir. Bu zeka türü ile bir kişinin kendisini objektif olarak (yani, kendisini güçlü ve zayıf olduğu yanları ile birlikte) değerlendirmesi, sahip olduğu duyguların, ihtiyaçların veya amaçların farkında olması, kendisini iyi disipline etmesi ve kendisine güvenmesi gibi yetenekler kastedilir.

İçsel zekası güçlü olan öğrencini bazı özellikleri şunlardır:
Bağımsız olma eğilimindedir.
Kendisin zayıf ve güçlü yanları hakkında gerçekçi bir görüşe sahiptir.
Duygularını, hislerini ve düşüncelerini açık ve net bir şekilde dile getirir.
Hayattaki başarılarından ve başarısızlıklarından ders almasını bilir.
Kendine saygısı yüksektir.


DOĞACI ZEKA:

Doğacı zeka ile bir kişinin biyolog yaklaşımıyla hayvanlar ve bitkiler gibi yaşayan canlıları tanıma, onları belli karakteristik özelliklerine bağlı olarak sınıflandırma ve diğerlerinden ayırt etme kabiliyeti veya bir jeolog yaklaşımıyla dünya doğasının bulutlar, kayalar veya depremler gibi çeşitli karakteristiklerine karşı aşırı ilgili veya duyarlı olması kastedilmektedir. Doğacı zekası güçlü olan insanlar, sağlıklı bir çevre oluşturma bilincine sahiptirler ve çevrelerindeki doğal kaynaklara, hayvanlara ve bitkilere karşı çok meraklıdırlar.

Doğacı zekası güçlü olan bir öğrencinin bazı özellikleri şunlardır:

Doğaya, hayvanat bahçelerine veya tarihsel müzelere olan gezileri çok sever.
Sınıftaki çiçekleri sular ve onların bakımını üstlenir.
Ekolojik çevreyi, doğayı, bitkileri veya hayvanları içeren konuları işlerken çok meraklıdırlar.
Toprakla oynamayı ve bitki yetiştirmeyi çok sever.
Mevsimlere ve iklim olaylarına karşı çok duyarlıdır.

13 Ekim 2009 Salı

tanışma

BİLGİ PAYLAŞTIKÇA ARTAR....